15 Nisan 2020 Çarşamba


OYUN KURAMLARI
Çocuklarda oyunların geçirdiği evreler yaşlarıyla orantılı olarak değişmektedir. Çocuklardaki, bencil davranıştan işbirliğine yönelme, somuttan soyuta, düşüncelerinde basitten karmaşığa doğru gelişmeler çocuğun oyununa da yansımaktadır. Piaget oyun ve zihinsel gelişimi arasında temel bir ilişki olduğunu savunarak, oyunun zihinsel gelişime dayalı olarak evrelerini incelemiştir. Freud ise, oyunun çocuğun ruhsal ve kişilik gelişimi üzerinde etkilerini vurgulayarak oyun evrelerini değerlendirmiştir. Miltred Parten, oyunun çocuğun gelişimindeki sosyal yönünü incelemiştir(Baykoç Dönmez, 2000).

PIAGET OYUN KURAMI
Jean PiagetPiaget’ in oyun kuramı bilişsel gelişimine dayanmaktadır. Piaget’ e göre insan zekasının gelişimi, özümleme ve uyum işlemlerine bağlıdır. Piaget, bütün organik gelişimlerin temelinde bu iki ögenin olduğunu söyler. Buna göre oyun, insan davranışında daima bulunan ve çocuğun zihinsel gelişimini destekleyen önemli bir unsurdur(Baykoç Dönmez, 2000). Piaget, zihin gelişiminde olduğu gibi, oyun gelişimini de çeşitli aşamalar gösteren belirli dönemlere ayırmıştır. Oyun ve zihin gelişimi arasındaki ilişkinin önemini vurgulayan Piaget, zihin gelişiminde olduğu gibi, oyun gelişimini de çeşitli aşamalar gösteren belirli dönemlere ayırmıştır. Oyun ve zihin gelişimi arasındaki ilişkinin önemini vurgulayan Piaget, yaşam boyu yaklaşımı ile oyunun gelişiminde 3 belirgin dönem tanımlamıştır. Bunlar sırasıyla;
1.         Duyu Motor Dönemde Alıştırmalı Oyun (0-2 yaş): Tamamen fiziksel davranışlara bağlı olan çocukluğun ilk evresidir. Alıştırmalı oyun, 0-2 yaşlar arası dönem olup bakma, emme, elleri açıp kapama gibi duyu-motor gelişimine bağlı oyun davranışları vardır ve bunlar tekrarlanmaktadır.
2.         Sembolik (Simgesel) Oyun Dönemi (2-7 veya 2-11 yaş arası): Çocuk nesnelerin yokluğunda onları zihinde canlandırabilmesi ile nesnelerin tüm evrenini ve aralarındaki ilişkiyi simgeleyebilmektedir. Bu dönemde çocuk gerçekte olan önemli olayları oyunda kullanır, fakat bu olayların oyunda gerçeğe uyma zorunluluğu olmadığı için değişikliğe uğrar. Simgelemeye doğru gidilir.
3.         Kurallı Oyun Dönemi (11-12 yaş sonrası): Zihinsel işlevlerin ileri düzeyde olduğu dönemdir. Bu dönemde oyun kadar oyunun kuralları da önemlidir. 11-12 yaş döneminden sonraki adölesan, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde de kurallı oyun özellikleri görülür (yetişkinlikte iskambil, satranç, spor oyunları gibi). Piaget’in gelişimci görüşlerine göre, oyun yaşam boyu süren gelişim ve öğrenme sürecidir.


SMILANSKY’ NİN OYUN KURAMI
Moshe Smilansky - WikipediaAşamalı bir oyun sınıflandırması öneren Smilansky’ ye (1968) göre de oyun bilişsel gelişime paralel bir seyir izler. Bu aşamalar şunlardır:
1.         Çocuk başlangıçta işlevsel oyunlar oynar. Bu oyunlar çocuğun çevresindeki nesnelerle ve bedeniyle tekrarlayıcı oyunlar oynamasıdır. Vurma, çarpma, yere atma gibi basit hareketlerdir. Çocuk bu oyunda bedensel ve dilsel becerilerini geliştirmeye yönelik alıştırmalar yapar.
2.         İki yaşından sonra çocuk yapıcı oyunlar oynamaya başlar. Bu dönemde çocuk bir sonuç elde etmek için nesnelerle amaçlı bir biçimde ilgilenir. Nesnelerle inşa etme, yapı kurma çabası görülür. Ortaya bir ürün çıkarma söz konusudur.
3.         Sembolik Oyun: 2 yaşından sonra çocuk dramatik oyunlar da oynamaya başlar. Hayali oyun olarak başkalarının rolüne girer. Çocuk hayali güçleri temelinde sembolik oyundaki etkinliklerle gerçek yaşamı canlandırmaya çalışır. Hayali bir nesne yer veya olay gerçeğine benzetilerek yeniden yaşanır.
4.         Kurallı Oyun: Daha çok 6-10 yaşlarındaki çocuklarda görülür. Oyun öncesinde kurallar belirlenir. Sınırlar, sorumluluklar, kazanma ve kaybetme koşulları, yaptırımlar (“yanıp” oyun dışına çıkarılma gibi) tanımlanmıştır. Kurallı oyunun temelinde sosyal deneyimler ve başkasının bakış açısını alma vardır. Oyun sırasında kurallar anlaşmayla belirlenir, değiştirilebilir. Kurallar önce hareketlere uygulanır (kıpırdama, adımını at gibi). 

MILDRED PARTEN’İN OYUN KURAMI
Pauline Parten (1914-1998) - Find A Grave MemorialÇocukların oyunlarını sosyal yönden inceleyen Parten (1929) oluşturduğu gözlemler sonucunda oyunu altı başlık içinde incelenebileceğini öne sürmüştür. Parten oyunun özelliklerini tanımlarken ve oyunu özelliklerine göre gruplarken oyunun içindeki sosyal katılımının altı kategorisini belirtmiştir. Bunlar:
Amaçsız (Uğraşsız) davranışta; çocuk oyun sürecinde herhangi bir oyun oynamamaktadır. Oyun alanında etrafında gerçekleşen olayları seyreder veya oyun alanı içinde amaçsız bir şekilde dolaşır. Bu sırada arkadaşlarıyla ilgilenmez ve herhangi bir etkinliğe katılmaz.
İzleyici davranışta; çocuk oyun süresinde oyuna katılmaz, zamanının büyük bir kısmını diğer çocukların oyunlarını seyrederek geçirir. Diğer çocukları izlerken konuşup sorular sorabilir ancak oyuna katılmaz.
Tek başına oyun; çocuk oyun alanında tek başına, arkadaşlarıyla ilişki kurmadan ve bağımsız olarak oyuncaklarla oynar. Oyun oynadığı alan sınıf içerisinde iletişim kurabileceği mesafe içerisindeki çocukların oyun alanından uzaktır ve diğer çocuklarla daha yakın olmak için herhangi bir girişimde bulunmaz.
Paralel oyun; çocuk diğer çocuklardan bağımsız olarak oynamaktadır. Çocuk kendi oyunu ile meşgulken, diğer çocukların arasında olabilir ve alanı paylaştığı diğer çocuklarla aynı oyuncaklara sahip olabilir fakat oyunsal amaçları birbirlerinden farklıdır.
Birlikte (kooperatif) oyun; çocuk diğer çocuklarla beraber oynamaktadır. Oynadıkları oyuna yönelik bir iletişim içerisindedir. Oyuncaklarını aralarında paylaşabilirler, ne yaptıkları konusunda birbirinden haberdardır. Bir grup içinde oyun oynarlar.
İşbirlikçi oyun; oynayan çocuk grubu grup bilincine sahiptir. Oyun sürecinde; oyun amacı ile rolleri ve konuları ilişkilendirir, oyunun sonucu paylaşılır ve tartışılır. Grup içindeki çocuklar belli bir amaca yönelik olarak bir araya gelmiştir ve bir ürün ortaya koymaya çalışırlar(Parten, 1932).

Kaynaklar
·         Önder, A. ve Arslan Çiftçi, Hande (Edt.)(2017). Erken Çocuklukta Oyun ve Oyun Yoluyla Öğrenme, İstanbul, Nobel Yayınları 37-56.
·         Koçyiğit, Serkan ve diğer. Çocuğun Gelişim Sürecinde Eğitsel Bir Etkinlik Olarak Oyun (2007)16:334.
·         Metin Aslan, Özge. “Anaokuluna Devam Eden Çocukların Oyun Davranışları ve Oyunlarında Ortaya Çıkan Zorbalık Davranışlarının İncelenmesi” Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013.

Geleneksel Oyun ile Dijital Oyun Karşılaştırması


GELENEKSEL OYUN: Halk kültürü içinde kendine yer bulmuş, özellik arz eden ve eğlence imkanının kısıtlı olduğu dönemlerde topluca oynanan, hiciv, zeka, hareket kabiliyeti gibi özellikleri barındıran etkinliklerdir. Bunlara örnek olarak misket, körebe, ip atlama, halat çekme gibi.
DİJİTAL OYUN: Oynayan kişinin elektronik bir sistem veya bilgisayarla etkileşim kurduğu bu etkileşim sonucu görüntünün ekranda görülmesiyle oynanır. Örnek olarak spor, aksiyon, yarış gibi türleri var.

GELENEKSEL OYUN DİJİTAL OYUNA GÖRE:
* Daha çok fiziksel hareketlere dayanır.
* Daha eski zamanlara dayanmakla birlikte günümüzde daha az oynanmaktadır.
* Genelde dış mekanlarda gerçekleşir.
* Tanıdık arkadaşlarla grupça oynanır.
* Dış mekanlar ağırlıklı olduğu için doğayı, hayvanları ve insanları tanır.
* Sosyalleşme olanağı daha fazladır.
*Oyun oynarken bir malzeme gerekli olduğunda genelde doğal malzemelerle oynanır.
* Süre sıkıntısı çok yaşanmamaktadır.

DİJİTAL OYUN GELENEKSEL OYUNA GÖRE:
* Genelde iç mekanlarda gerçekleşir. Bunun yanı sıra birçok yerde de gerçekleştirme olanağı vardır. Evde, iş yerinde, otobüste…
* Daha çok bireysel oynanır.
* 1970’li yıllarda çıkmış olmasına rağmen günümüzde daha çok oynanmaktadır.
* İnsanlarla oynanabildiği gibi yapay zekaya karşıda oynanabilir.
* Ücret gerektiren oyunlar olabilir.
* Daha çok eğitime uyarlandığında çok yönlü olabilmektedir.
* Bağımlılık yapma ihtimali daha yüksektir.
* Oynayan kişi daha pasiftir. (hareket açısından)
* Oyuna göre değişse de belli bir zaman sınırlaması vardır.


Okul Öncesi Öğretmenlerinin “Okul Öncesi Dönem Çocuğu İçin Oyun” Kavramına İlişkin Metaforları
Okul öncesi eğitim, çocuğun doğduğu günden altı yaşına kadar olan yılları kapsayan bu yaş grubu çocukların bireysel özelliklerine ve gelişim seviyelerine uygun, zengin uyarıcılarla donatılmış bir çevre sunan, onları toplumun özelliklerine ve kültürel değerlerine göre biçimlendiren ve ilköğretime hazırlayan sistemli bir eğitim süreci öncesi eğitimin hedeflediklerini kazandırmak için kullanılabilecek en iyi yol oyundur. Çünkü oyun, çocuğun bütünsel gelişim alanı olarak adlandırılan; sosyal,duygusal, bilişsel ve bedensel gelişim alanlarının yanı sıra öğrenme, yaratıcılık,problem çözme ve uzlaşma, ruh sağlığı, duygusal ve sosyal kişilik gelişimi, ahlak ve vicdan gelişimi, cinsel kimlik gelişimi ile toplumsal ve kültürel gelişim alanlarına önemli katkılar sağlar. Bu eğitim sürecinde çocuklara okul Bu araştırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin oyun kavramlarına ilişkin metaforik algılarını belirlemektir. Bunun için okul öncesi öğretmenlerinden “okul öncesi dönem çocuğu için oyun………..gibidir, çünkü” cümlesini tamamlamaları istenmiştir. Araştırmanın evrenini Aksaray İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı bağımsız anaokulları ve anasınıflarında çalışan öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışma grubunu ise tesadüfî örnekleme yöntemiyle belirlenen 75 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan olgu bilim(fenomenografi) yöntemi kullanılmıştır.  Öğretmenlerden elde edilen veriler içerik analizine göre değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; oyun kavramına yönelik 36 metafor ve 5 kategori ortaya çıkmıştır. Bu metaforlar; tiyatro, göz, dost, iç dünyasının dışa vurumu, öğrenme ve hayatla iletişim, ayna, hava-su-ekmek, hayat, gelecek,çocuğun dünyası, çocuğun işi, eğlence, vitamin, vazgeçilmez, oyuncak, hayatın en önemli gelişim sebebi, kendini rahatça ifade ettiği özgür bir ortam, günün tamamı,hayal, yaşamsal gıda, her şeyden kurtulmak, hayatın anlamı, gerçek, özgürlük,eğlenme aracı, doğallık, fiziksel ihtiyaç, hayatın provası, terapi, güneş, nefes almak,süt, yeni şeyler üretme, öğrenme aracı, eğlenerek vakit geçirme’dir. Birden fazla sıklıkta oluşturulan metaforların sayısı ise 14’dür. En fazla sıklıkta üretilen metafor hava-su-ekmek’dir. Bu metaforlar “(1) öğretici rolü ile oyun, (2) eğlendirici rolü ile oyun, (3) çocuğun kendini ifade etme biçimi ve duygularını yansıtıcı rolü ile oyun, (4), yaşamsal ihtiyaç rolü ile oyun (5) çocuğun hayatının bir parçası rolü ile oyun”  kategorilerinde toplanmıştır.
Araştırmaya katılan öğretmenlerin önemli bir bölümü (75 öğretmenin 18’i) oyunla ilgili metaforik algıları sorulduğunda oyunun eğitici ve öğretici rolüne dikkat çekmişlerdir.Araştırmaya katılan öğretmenlerin % 34’ü oyunun eğitici yönünü vurgulamıştır. Araştırmada öğretmenlerin % 63’ü oyunun özelliklerini sıralarken eğlendirici ve keyif verici bir yönü olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarından okul öncesi öğretmenlerinin en yüksek oranla (23 kişi) oyunu; okul öncesi dönem çocukları için yaşamsal bir ihtiyaç olarak nitelendirdikleri ve bu nedenle çok önemli gördükleri anlaşılmaktadır. Bu durum öğretmenlerin oyunu bu yaş grubu çocuklar için hava, su, ekmek gibi vazgeçilmez temel ihtiyaçlardan birisi olarak kabul etmeleri ile ilişkilendirilebilir.

MAKALE:DERGİPARK

2 Nisan 2020 Perşembe

EVDE OYNAYABİLECEĞİMİZ OYUNLAR

Balon Düşmesin Oyunu (Kinestetik Zeka Ve Motor Becerilerin Gelişimini Destekler)
Bu oyunun için gereken tek materyal bir adet balondur. Balonu iyice şişirip karşılıklı birbirinize atabilirsiniz. Oyundaki amaç balonun sürekli havada kalmasıdır. Oyuna çeşitli kurallar eklemek mümkün. Mesela; koltuk kenarı, sehpa veya masaya değmeyecek diyerek oyunu zorlaştırabilirsiniz. Ya da balonu tek bir vuruşla karşıdaki kişiye atma kuralı koyabilirsiniz.
Aynı şekilde, oyuncular için alan sınırı koyup, “bu alanın dışına çıkmadan balonu havada tutacağız” diyebilirsiniz. Bu oyun evde oynanabilen, oldukça keyifli bir oyundur. Üstelik, çocukların denge, motor beceriler gibi kinestetik zeka alanlarına hitap eden; geliştiren bir oyundur. Balon ile evde oynanan oyunlar 2 kişilik, 3 kişilik veya daha fazla oyunculu olabilir.
İPLERLE BİR ÇALIŞMA
 Bu oyunda tek gereken materyal bir yumak ip.Çember şekilde aile ve çocuk otururlar/ayakta dururlar. Oyunu başlatacak olan kişinin elinde ip bulunur. Adını, soy adını ve en çok yapmayı sevdiği aktiviteyi söyleyip yumağı istediği kişiye atarak oyunu başlatır. En son kişi adını, soy adını ve yapmayı sevdiği aktiviteyi söyleyip kendinden bir önceki kişinin adını söyleyerek oyunun geriye alabilir. Bu oyunda hikaye oluşturup hikayeyi tamamlama gibi farklı şekillerde de oynanabilir.
(kaynakça: Meb okul öncesi eğitim programı etkinlik kitabı sayfa 88)

ARAP SAÇI

Kaç kişiyle oynanır: Üç ve ya daha fazla kişiyle oynanır.
Malzemeler: Bir ip ya da yün yumak
Nasıl oynanır: Oyuna başlamadan önce oyuncular bir daire oluşturacak şekilde yere oturur. Bir oyuncu, elindeki ip yumağını, ipin ucunu bırakmadan bir diğer oyuncuya atar. Yumağı yakalayan kişi de ipi tutar ve yumağı başka birine atar. Böylece giderek büyüyen bir ağ oluşur. Oyunun ikinci bölümünde oyuncular düğümü çözmeye çalışır.
(iplerle çalışma ile arap saçı oyunu birbirine benzerlik göstermektedir.) 
 Aç Kapıyı Bezirgânbaşı 
Bir zamanların en gözde çocuk oyunları arasında yer alır.
Oyuncular tekerleme aracılığıyla aralarından iki kişiyi seçerler. Bunlar bezirgânbaşı olur ve kendilerine bir isim verirler (kırmızı-yeşil, elma-armut, balık-kelebek vb.) Karşılılkı olarak el ele tutuşarak bir kapı oluştururlar.
Daha sonra diğer oyuncular bir kervan misali ardı ardına sıralanırlar ve bu kapının içinden geçerler. Bu sırada oyunun şarkısı söylenir:
“Aç kapıyı bezirgânbaşı, bezirgânbaşı...
Kapı hakkı ne alırsın, ne
verirsin, arkamdaki yadigâr olsun,
yadigâr olsun. 1 zıpla, 2 zıpla,
3’üncü de kapana koşan.”
Bezirgânlar kapının içine aldığı oyuncuya sorarlar, “Balık mı, kelebek mi?” Kapının içindeki çocuk hangi bezirgânın adını söylerse onun arkasına geçer ve bu durum kervanın son oyuncusuna kadar devam eder.
Oyunun ikinci aşamasında bir halatı tutarak ya da birbirlerine kenetlenerek çekişmeye başlarlar. İlk hangi grup halatı bırakırsa, o grup oyunu kaybeder.

1 Nisan 2020 Çarşamba

Geçmiş Oyunlarımız


FARFARA FiLLI, YA FILLI OYUNU

Kaç kişiyle oynanır: Beş ya da daha fazla kişi ile oynanır. 
Malzemeler: Herhangi bir malzeme gerekmemektedir.
Nasıl oynanır: Bu şaşırtmaca ve taklit oyunu adını oyuna başlarken söylenen sözlerden alır. Grup halinde oynanan ve dikkat gerektiren bir oyundur. Önce bir ebe seçilir. Ebe oyuncuları göremeyeceği        ve duymayacağı şekilde gruptan uzaklaşır. Bu sırada oyuncular arasından bir lider seçilir. Ebe liderin        kim olduğunu bilmemelidir. Oyuncular bir daire oluşturacak şekilde yerlerini alırlar. Ebe de dairenin            ortasına geçer. Oyuncuların hep bir ağızdan “farfarafilli yafili” demesiyle oyun başlar. Lider mümkün          olduğu kadar garip ve komik hareketler yapar; örneğin başını bir maymun gibi kaşır veya dil çıkararak      zıplar. Diğerleri de hemen onu taklit ederler. Ebe oyuncuları izler ve liderin kim olduğunu bulmaya              çalışır. Oyuncular, ebenin işini zorlaştırmak için hareketleri taklit ederken hızlı olmalıdırlar. Ebe liderin        kim olduğunu doğru tahmin ederse, lider ebe olur; oyuncular arasından yeni bir lider seçilir ve oyuna        devam edilir...

(kaynakça: https://gelenekselcocukoyunlari.com/oyun.aspx?id=15&idkat=3 )

  

Okul Öncesinde Oyun Ortamı

         OKULÖNCESİNDE OYUN ORTAMI


Okul Öncesi Eğitim Nasıl Yapılmalıdır? Bebek Eğitimi
Çocuklar ile günün büyük bir bölümünü sınıfta geçireceğimizi düşünürsek ayrıca Çocukların  "Oyun" ile öğrendiğini de göz önünde bulundurursak bu mekanı nasıl düzenlemeli ve oluşturmalıyız diye kendimize soru sormalıyız...
       
Sınıf ortamı çocukların kendilerini emniyette ve güvende hissetmelerini sağlayacak şekilde  dizayn edilmeli ve sınıfta bağımsız hareket etmelerini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir. Çocuklar merak ve keşfetme duygularını çevresindeki yapılandırılmış/yapılandırılmamış materyal,oyuncaklar ve oyunlarla ile karşılarlar.
Sosyalleşme,bağımsızlık  gibi beceriler oyun yoluyla uygun imkanları olan fiziksel-sosyal ortamda gerçekleşebilir. Eğitim malzemeleri çocuk sayısı ile orantılı olmalıdır. Kukla köşesi,serbest köşe,masa oyunları köşesi,evcilik köşesi gibi etkileşimi artıracak olan kısımlara yer verilmeli..
Çocukların kendilerini psikolojik,fiziksel ve sosyal açıdan rahat hissedebileceği ortam sağlanmalı. Öğretmen "Oyun Arkadaşı"olarak çocuklarla oyuna dahil olmalı ve birlikte eğlenceli ortam oluşturulmalı. Yabancılık çeken çekingen çocuklar da oyuna dahil edilmeli sosyalleşmesi adına etkinlikler yapılmalı.Bu dönem çocuklarının en iyi öğrenme yolunun" Oyun" olduğunu düşünürsek çocuklara serbest oyun oynayacağı zamanlar tanınmalı. Yetişkinlik döneminde stresle baş etme becerisi yüksek bireylerin çocukluk   dönemlerinde yeteri kadar oyun oynadıkları tespit edilmiş. Oyunun Fiziksel, ruhsal, psikolojik açıdan bireyi sağlamlaştırdığı da biliniyor.Oyun ortamı ferah,ışık alan bir alan olmalı. Çocuğun sevdiği materyallerle ortam desteklenmeli çocuğun kendini iyi hissedeceği güzel bir atmosfer sağlanmalı...
(kaynak: açevokuloncesi.org)

Rafadan Tayfa İncelemesi

RAFADAN TAYFA "DEHLİZ MACERASI"

Rafadan Tayfa" minik sinemaseverlerle buluştu

İzlediğimiz bu çizgin filmde " Rafadan Tayfa" ekibi mahallelerindeki evlerin yıkılmasını önlemek için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. Tarihini ve geçmişine önem veren gençler kendilerini bir macera içinde bulurlar. Dayanışma,işbirliği, tarihi -kültürel değerler gibi  değerler aşılanmaya çalışılmış. Büyük bir heyecan ve merak duygusu var filmin başından sonuna kadar. Bu arkadaş grubu, yaşadıkları mahallenin altında İstanbul'un en büyük dehlizlerinden birinin  geçtiğini öğrenir.
Dehlizi bulup mahalleyi bu yıkımdan kurtarmak isterler. Başarılı da olurlar. Çocuklara hem öğreterek hem de eğlendirerek tarihi değerlere dair farkındalık oluşturulmaya çalışılmış. Kullanılan dil uygun. Tarihle ilgili çeşitli terimler de öğretilmeye çalışılmış. Yeğenimi bu filme götürdüğümde ben bir yetişkin olarak filmden etkilendim  ve serüvenin çok ilgi çekici olduğunu fark ettim. Görsel olarak bir dehlizi resmetmeleri çocukların hayal gücünü geliştirecek güzel bir yansıtma olmuştu. Kullanılan diyaloglarda tarihi coğrafi terimler de vardı. Çocukların düzeyine uygun eğitici bir filmdi.

Ege ile Gaga İncelemesi

                                EGE İLE GAGA



                            EGE İLE GAGA - BEN KİMİM? | Videolar | TRT Çocuk


Ege ile Gaga "Ben Kimim"bölümünü izlediğimizde çocukların çok fazla duyu organına hitap (gerek görsel gerek işitsel) edecek ve uyaracak özellikte efektler kullanılmış. Günlük hayattan görseller ve diyaloglar kullanılarak gündelik yaşam, doga-hayvan sevgisi yalın bir dille olay örgüsü ile aktarılmış. Gaga burada çeşitli hayvanların(Timsah,Yarasa,Fil,Geyik,Keçi)belirli özelliklerini yansıtan materyal kullanarak Egeden tahmin etmesini ister. Burada Gaga taktığı hayvan figürleriyle Egeden tahmin etmesini ister. Gaga hayvan taklidi  de yapar. Çocukların zihninde hayvanların özellikleri canlandırılarak ayırt etmeleri sağlanıyordu. Ögretici bir yaklaşım vardı.      Uçan,sürüngen,kanatlı,yüzgeçli hayvanlara dikkat çekilip "sınıflama becerisi" ön plandaydı. Pekiştirme ve tekrarla "Ben Kimim "adlı bir oyunla eğitici bir çizgi film yaratılmıştı.



Pırıl ''Sayıların Kayboluşu'' İncelemesi

PIRIL | SAYILARIN KAYBOLUŞU | TRT ÇOCUK - YouTube


        PIRIL "SAYILARIN KAYBOLUŞU" 


Çizgi filmin bu bölümünde "Matematik ve Sayıların önemi"ne değinilmiş. Sayıların ve Matematiğin günlük hayatta kullanıldığı alanlar ve bu sayı ve sembollerin olmaması durumunda ne gibi zorluklarla karşılaşacağımıza değinilmiş.
Sokak numaraları,plakalar,saat üzerinde,paralar üzerinde rakamların olmaması durumunda yaşanılacak zorluklar canlandırılmış. Sayılar ve matematiğin yok olduğunu hayal eden Efe uykusunda böyle bir rüya görür. Hiç biryerde sayı matematik yoktur.Rüyadan uyanır ve dehşet içinde kalır. Düşüncesini yanlış olduğunun farkına varır. Formal ve İnformal bilgiler kullanılmış. Çocuklara bir ters beyin fırtınası yaptırılarak matematiğin önemi ve gündelik hayatı nasıl kolaylaştırdığı anlatılmış. Kullanılan görseller çocukların gelişimine uygundu. Matematiğe dikkat çekilerek sadece dersten ibaret olmadığını günlük yaşamın bizzat içinde oldugu farklı,ilgi çekici olay örgüleriyle hikaye edilmişti.

Elif ve Arkadaşları İncelemesi

ELİF VE ARKADAŞLARI(YENİ ARKADAŞ 18.Bölüm)


                            ELİF VE ARKADAŞLARI | Programlar | TRT Çocuk
Çizgi filmin bu bölümünde başka ülkelerden gelen "Göçmen Çocuklara" dair konu ele alınmıştı. Arkadaşlık,yardımlaşma,paylaşma gibi değerleri bu çizgi filmde de görüyoruz. Çocuklara eğitim ve günlük hayatlarında karşılaşabilecekleri(sınıfta,mahallede)bu durum hikayeleştirilmiş. Çizgi filmde çok güzel sosyal mesajlar verilmiş. Güzel akıcı bir dilin yanı sıra sözleri anlamlı bir şarkı eşlik ediyor. Kültür,kültürleşmenin önemine dikkat çekiliyor. Gizil ögrenme bir çok çizgi filmde kullanıldığı gibi burda da kullanılmış. Konusu günceldi . Bu konu ön plana alınarak özellikle okul ortamındaki çocukların karşılaşacakları  durumda başka kültürden olan insanlarla da bir çok şey paylaşabilecekleri ve onlardan da bir şeyler ögrenebileceğine dair olay örgüsü kurulmuştu. Dikkat çekecek sosyal fayda içerecek  şekilde çizgi film oluşturulmuş...

OKUL ÖNCESİ SINIFLARINDAKİ ÖĞRENME MERKEZLERİNİN DURUMU

http://www.journalofomepturkey.org/index.php/eccd/article/view/58/109

   Bu makaleyi seçmemizin nedeni güncel ve nitel bir araştırma olmasının yanı sıra objektif veriler sunmasıdır. Bu çalışmada İstanbul ilinin Zeytinburnu, Kadıköy, Maltepe, Beşiktaş ve Ataşehir ilçelerinde bulunan üç ilkokula, bir ortaokula ve üç bağımsız anaokuluna bağlı olan ve yarım gün hizmet veren toplam 10 okul öncesi sınıfı ile bu sınıflarda 2016-2017 öğretim yılı bahar döneminde görev yapan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 10 okul öncesi öğretmeni yer almıştır. Çalışma grubundaki okulların hepsi devlet okullarıdır. Bu araştırmaya katılan okul öncesi öğretmenlerin tümü üniversite mezunu ve kadındır. Ayrıca altı öğretmen 1-10 yıl arası ve dört öğretmen ise 11-20 yıllık mesleki kıdeme sahiptir. Araştırmaya dâhil edilen iki sınıf 3-4 yaş, beş sınıf 4-5 yaş ve üç sınıf ise 5-6 yaş sınıfıdır; dört sınıfta 10-15, dört sınıfta 16-20 ve iki sınıfta ise 21-25 arasında çocuk bulunmaktadır.Araştırmada veriler gözlem ve görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Anasınıflarındaki öğrenme merkezlerinin durumunu belirlemek için araştırmacılar tarafından hazırlanan ‘gözlem formu’ kullanılmıştır.


ooetkinlikler: okul öncesi eğitimde öğrenme merkezleri


   Araştırmada bulunan bulgular göstermektedir ki; fen ve doğa merkezi, kitap merkezi, masa oyuncakları merkezi, sanat merkezi ve matematik merkezi her sınıfta bulunmamakta ya da materyallerinin bulunmasına rağmen merkez olarak kullanılmamaktadır. İncelenen sınıflarda yeterli sayıda öğrenme merkezinin olmadığı, var olan öğrenme merkezlerinde ise yeterli sayıda ve çeşitte materyal yer almadığı görülmektedir. Bu konuda öğretmenler kendileri materyal getirmekte, velilerden destek aldıklarını belirtmektedir. Öğrenme merkezlerini zenginleştirmek adına doğal çevreden ve geri dönüşüm malzemelerinden faydalanabilirler. Bu malzemeler (çubuklar, taş, halat, kutular gibi) çocuğun yaratıcılığının artmasında ve oyununun zenginleştirilmesine katkıda bulunurlar. Sonuç olarak okul öncesi öğretmenleri sınıfın öğrenme ortamı kalitesini arttırmanın ve sürdürmenin anahtarı olduğunu göstermektedir.


OYUN ESNASINDA ÖĞRETMEN KATILIMI

    Öğretmen davranışının iki aşırı ucunun, ya dahil olmama veya fazlasıyla yönlendirici olma, oyun üzerinde olumsuz bir etkisi vardır. Eğer öğretmenler evrak işi yapmak veya hazırlık işleri için oyun zamanı kullanarak oyuna dahil olmazlarsa ve çocukları görmezden gelirse, çocukların yap inan oyunları, canavarların ve süper kahramanların olduğu basit, tekrarlayıcı ve gürültülü olma eğilimine girer. (Johnson ve ark.,2005) Bu tip durumlarda oyun, öğretmenin genellikle polis davranışı sergilediği cezalandırıcı bir olaya dönüşür.Sonuç olarak oyunun öğrenme potansiyeli kaybolmuş olur.


    Oyunu öğretim ve öğrenme ortamı olarak kullanmanın, öğretmenlerin çok az veya çok fazla şey yapmak arasında ince bir çizgide yürümeleri gerektiğini görmekteyiz.



OYUN ESNASINDA ÖĞRETMENİN ROLÜ

Sürecin orta aralığında bulunan dört rol:
  •     seyirci
  •     sahne yöneticisi
  •     ortak oyuncu
  •     oyun lideridir.
Bu rollerin her birinde öğretmen, oyun sahnesinde daha çok dahil olur.Aynı zamanda çocukların ilgi ve ihtiyaçlarına göre rolünü uyarlar.

 1.Seyirci Olarak Öğretmen
 Öğretmen bu rolde çocukların oyununun seyircisi olur. Yakında durur, kafa sallayarak gülümseyerek veya olumlu yorumlar yaparak oyunu onaylayıp cesaretlendirir.Seyirci rolünde öğretmen, oyun etkileşimleri esnasında çocukların sergilediği becerileri gözlemler ve değerlendirir. Öğretmen bu gözlemlere dayanarak amaçlı bir şekilde oyuna dahil olup olmayacağına veya nasıl dahil olacağına karar verir.( Jones &Reynolds, 2011)

  2. Sahne Yöneticisi Olarak Öğretmen
 Öğretmenler gerekli malzemeyi sağlayarak ve ana fikri vererek çocukların sorularına yanıt verebilecek şekilde sahneyi hazırlar. Ayrıca çocukların materyal ve yardım talepleri için hazır beklerler.

3.Ortak Oyuncu Olarak Öğretmenler
 Öğretmenler çocukların oyuna fiilen katılarak aktif bir rol üstlenirler. Öğretmenin üstlendiği roller ikincil rollerdir. Öğretmenin bu esnada Çocukların liderlik yapması konusunda çok dikkatli olmaları gerekmektedir.

 4.Oyun Lideri Olarak Öğretmenler
   Çocukların oyununa katılarak öğretmenler Çocukların oyunlarını bilinçli bir şekilde zenginleştirmeye ve uzatmaya çalışır. Bu durum daha çok çocukların sosyodramatik oyunu başlatmakta zorlandıkları zamanda veya oyun bozulduğu anda öğretmen oyun lideri olarak devreye girer.
  (kaynakça: Sue Bredekamp Çeviri Hatice Zeynep İnan-Taşkın İnan,Erken Çocukluk Eğitiminde Etkili Uygulamalar, Nobel yayınları. sayfa 297-300).